Türkiye Cumhuriyeti paralarının motiflerini üreten sanatçıların listesini derlemeye çalıştık.
Madeni ve Kağıt paraların çoğu, Darphane ve Banknot Matbaası bünyesindeki sanatçılar tarafından üretildiyse de, Cumhuriyetin erken dönemlerinde yabancı danışmanlardan hizmet alındı, zaman zaman da açılan yarışmalara katılan sanatkarların çalışmaları hatıra ve tedavül paralarında yer buldu.
Cumhuriyet dönemi paralarının tasarımlarında çalışmaları yer eden sanatçılar:
(parantez içinde verilen tarih, sanatçının tasarımının kullanıldığı ilk çalışmanın tedavüle çıktığı yıldır.)
*Listede bazı madeni paraların ve pek çok banknotun desenlerini üreten sanatkarın ismi eksiktir. Yeni isimler gün ışığına çıktıkça liste güncellenecektir.
Banknotlarda ve madeni paralarda kullanılan portrelerin orijinallerini çeken fotoğrafçılar, görseli aktarılan heykellerin yaratıcıları veya binaların mimarlarını da burada listeledik.
1939 E2’den başlayarak banknot ve madeni paralarda kullanılan pek çok portre fotoğrafını çeken fotoğrafçı.
Albert Eckstein
1942 E3 Alman banknot matbaasında basılan 10 Lira banknotta kullanılan, Bolu’nun Bürnük köyünde çekilen ve günümüzde Alman Arkeoloji Enstitüsünde bulunan “üç köylü kadını” fotoğrafını çeken çocuk doktoru (*42 Sf.83, *i).
Türk geleneğinde, egemenliğin kabul gören iki ana sembolü vardır; ilki hükümdarın adına hutbe okunması ve ikincisi de adına sikke kesilmesi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin de, denebilir ki 29 Ekim 1923’te adı konmuş, hutbesi okunmuştur. Ancak şartlar henüz yeni para darbına elverişli olmadığından, Cumhuriyet henüz ilk yılında kendi parasını basamadı ve de ticareti sekteye uğratmamak adına, Osmanlı döneminden devrolan paraların kullanımına devam edildi. Sultan Reşad adına Alman Nikel Fabrikaları Şirketine darp ettirilen nikel ufaklıklar ile Sultan Vahdettin adına basılan 40 Paralık sikkeler (*1), yenileri basılıp piyasada yaygınlaşana kadar geçerliliğini korudu.
1924
Cumhuriyet’in kendi adına para üretebilmesi için 1924 Şubatında 411 numaralı “Meskukat Darbı Hakkında Kanun” çıkarıldı. 3 Ağustos 1924’te 10 Kuruş, Eylül’de 5 Kuruş ve 14 Ekimde de 100 paralık bronz ufaklıklar tedavüle verildi.(*2, Sf.5)
Alışılagelmiş birimler korunarak, 1 Lira = 100 Kuruş, 1 Kuruş = 40 Para katsayılarına dayanan dönüşüm sistemine devam edildi. Cumhuriyetin ilk madeni paralarının tasarımını, İstiklal Madalyasını da tasarlayan Mesrur İzzet Bey (Ahmet Mesrur Durum) gerçekleştirdi.
1925
5 Ekim 1925’te Cumhuriyet’in ilk altın parası olan 5 Liralar törenle basıldı. Presten çıkan ilk 5 Lira Atatürk’e verilmek üzere Maliye Bakanı Abdülhalik Renda’ya teslim edildi(*2, Sf.6).
Ufaklıklar’a halk arasında “manda gözü” lakabını alan 25 Kuruşluk nikel para eklendi.
1926
1926 ve sonraki paralarda, miladi takvim yılı, eski yazı ve rakamlar ile (١٩٢٦) kullanılmaya başladı. (*2, Sf.8)
Meskuk Altınlardan iki buçuk (2½), Tam (1), Yarım (½) ve Çeyrek (¼) Liralar basılmaya başladı.
1927
Ziynet altınlarının üretimine başlandı. bu tipteki altınlar da Meskuk altınlar gibi beş tip olarak basıldı. Meskuk altınları Lira cinsinden tanımlanırken, ziynetler ise 500, 250, 100, 50 ve 25 “Kuruş” değerinde tarif edildi.(*2, Sf.12)
5 Aralık 1927’de Cumhuriyet’in ilk banknotları tedavüle verildi. Resimlerini Ressam Ali Sami (Boyar) Bey’in oluşturduğu (*5 Sf.6) ve basımı İngiltere’de yapılan 1, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 Liralık kupürlerden oluşan bu banknot grubu, günümüzde “Birinci Emisyon” olarak adlandırılır.
Banknotlar, Harf Devrimi’nden önce basıldığı için eski yazı ile, ve kupür değerleri ayrıca Osmanlı Evrak-ı Nakdiye’sindeki teamüller de korunarak, ayrıca Fransızca ifade edildi. O dönemde para sistemi hala altın karşılığına dayandığından, yani tedavüle verilen tüm kağıt paraların altına dönüşüm garantisi olduğundan, 500 ve 1.000 Lira gibi büyük kupürlü kağıt paraların alım gücü çok yüksekti. Bu sebeple yüksek değerli bu banknotlardan günümüze pek azı kalabildi. Beşyüz Liralık banknotların 100, Bin Liralık banknotların ise sadece 23 adedi bankaya dönmedi. (*36, 2014 baskısı Sf.146 & 147)
1931
Yeni Türk Harfleri 1928’de kabul edildiyse de, 1929’da dünyayı saran ekonomik bunalım sebebiyle yeni harfli paraları tedavüle sürmek 1934’ten önce mümkün olmadı. Elde edilen 50 ve 1.000 Lira banknot numune baskılarından (spesimen), Latin Harfli banknotların taslaklarının oluşturulduğu, ancak tedavüle verilmediği anlaşılmaktadır. (*42 Sf.68 & *43).
Ressam Ali Cemal‘in kalıplarının kullanıldığı paradan başlayarak, 1944 yılına kadar olanlardaki Cumhuriyet kelimesi, “Cümhuriyeti” şeklinde “ü” harfi ile yazıldı(*8 Sf.62).
1935
1, 5, 10, 25 ve 50 Kuruştan oluşan, kendi içinde uyum gösteren bir seri halinde, İngiliz Darphanesi sanatçılarından Percy Metcalfe tasarımı yeni madeni paralar tedavüle verildi.
Daha değerli olan gümüş sikkelerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sola bakan portesi, küpronikel ufaklıklarda ise henüz oranları standartlaştırılmamış ay ve yıldız deseni kullanıldı.
1937
100 Kuruş yerine gümüş 1 Lira tedavüle çıktı. Tura yüzünde 50 ve 25 Kuruşlardaki Atatürk rölyefi, yazı tarafında ise 50 Kuruştaki ile aynı tarzda fakat iki adet buğday başağı ve önde Ankara meskuk altınlardakine benzer oranlarda ay ve yıldız deseni kullanıldı.
Atatürk portreli ziynet altınlarının üretimi başladı. Tasarımlarında V. Mehmed Reşad dönemi 500 Kuruş ziynet altınındaki çiçek motifli çerçeve kullanılarak Osmanlı arması yerine 32 adet yıldızdan oluşan çember içinde Atatürk portresi, “duribe fi kostantiniyye” (İstanbul’da darbedildi) yazısı yerine de yine 32 yıldızlı daire içinde kaligrafik formda Türkiye Cümhuriyeti ibaresi kullanıldı.
1 Kuruşluk ufaklıklar, aynı çaptaki gümüş 25 Kuruş ile karıştırılıyor diye dalgalı formda yenilendi.
Yakın tarihli müzayedelerde ortaya çıkan ve Tunç Buyurgan koleksiyonunda bulunan parçalardan, 5 ve 10 Liralık banknotların da İsmet İnönü portreli versiyonlarının onaylandığı anlaşılmaktadır (*46 Sf.96).
1941
İngiltere’de bastırılan 50 Kuruş ile 100 Liralık banknotları taşıyan gemi, Yunanistan’ın Pire Limanı’nda Alman savaş uçaklarının bombardımanına maruz kalarak battı. Bahsi geçen banknotlar Türkiye’de tedavüle verilmeden geçersiz sayıldı. (*14Sf. 15, *42 Sf.78)
İsmet İnönü portreli 10, 50 ve 100 Lira, 3. Emisyon kapsamında piyasaya verildi. Banknotların basımı için başta Alman matbaalardan hizmet alındı, ancak 100 Liralıklardan TCMB’nin onayı alınmamış seriler piyasada görülünce (*36, 2014 baskısı Sf.181), sonraki banknotlar Amerikan matbaalarında bastırıldı.
1943
İnönü portreli ziynet altınları basılmaya başladı.
1944
Yeni harflerle basılacak meskuk altınlar, Meclis’te Manisa vekili Hikmet Bayur’un teklifi üzerine(*2, Sf. 34), yarısı Atatürk yarısı ise İnönü portreli iki tipte üretildi.
25 Kuruş ufaklıklar gümüş yerine bronz-nikel alaşımından üretilmeye başladı. Tura yüzündeki Atatürk portresi yerine bayrak kanunu ile oranları standarda bağlanan ay-yıldız motifi kullanıldı. Bu para ile tura yüzündeki Cumhuriyet kelimesi, bugün kullandığımız biçimde u harfi ile yazıldı (*8 Sf.62). Tutya (çinko) ve bronzdan mamul bu paralar, askeri ihtiyaç fazlası top mermisi kovanlarının eritilip yeniden değerlendirilmesiyle üretildi (*14 Mart 1948 tarihli Ulus “Darphane’de Birkaç Saat” başlıklı, Ziya Tansu imzalı haber ve *42 Sf.46)
Yazılarını hattat Prof. Emin Barın‘ın yazdığı, Ay yıldız desenli 1 Lira ve 50 Kuruşluk gümüş sikkeler ile bronzdan mamul, delikli 1 Kuruşlar piyasaya verildi. 1924’ten beri madalyon yönünde basılan madeni paralar sikke yöneliminde basılmaya başladı.
1944’te bronzdan üretimine başlanan 25 Kuruşların yazı tarafı da buğday başaklarının oluşturduğu bir çelenkle süslenerek, tedavülde bulunan 1 Lira ile 50 Kuruş ile uyumlu hale getirildi.
Ortası delik bronz ufaklıklar, 100 Para yerine artık ikibuçuk (2½) kuruş değerinde tedavüle verildi.
Bir önceki yıl tedavüle verilen 1 Kuruş ile seri oluşturacak halde Yarım Kuruş (½) değerinde sikkeler de basıldı ancak tedavüle verilmedi. 1949 darphane setlerinde bulunanlar ile, imha edilmeyip 1980’lerde ortaya çıkanlar ile birlikte 300 adedin altında olduğu kabul edilir (*25 Sf. 12).
Tura tarafında Ay-yıldız, yazı tarafında buğday demetinden çelenk desenine sahip 10 ve 5 Kuruşlar piyasaya verildi. Böylece 1 Lira, 50, 25, 10 ve 5 kuruşluk seri bir desen uyumuna kavuşturuldu.
Günlük kullanılan paralardan birer adedinin Darphane jetonu (ya da parası) ile birlikte paketlendiği yıllık tedavül setleri ve nostalji setlerinden başka, Darphane’nin satışa çıkardığı hatıra paralar zaman zaman ortak bir temaya sahip birkaç parçalık set olarak üretilir.
Birleşmiş Milletler çatısı altında kurulu Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agricultural Organization; FAO) hatıra programı kapsamında, 1970 yılında çıkarılmaya başlanan FAO Hatıra Paraları ilk seri kabul edilebilir.
Darphane’nin kendi duyurularında isimlendirdiği seriler:
1927’de 1. Emisyon banknotların tasarımı için yarışma açılması gündeme geldi ancak muhtemelen sürecin hızlı ilerlemesi için Ressam Ali Sami Boyar görevlendirildi. *1
Darphane, Cumhuriyet’in Latin harfli ilk tedavül paralarının tasarımı için açtığı 1934 tarihli yarışma ile başlayarak, tedavül ya da hatıra paraların tasarımı için zaman zaman yarışmalar düzenler.
1934 Yılında Gümüş 25, 50 ve 100 Kuruş ile daha ufak değerdeki nikel paraların tasarımı için iki ayrı yarışma düzenlendi.
100 Kuruş parasının tura yüzüne Ahmet Mesrur Durum‘un Atatürk portesi, yazı yüzünde ise Vedat Ömer Ar‘ın tasarımı seçildi. (ancak parada ikinci seçilen Ali Cemal Bey‘in kalıpları tercih edildi)
Küpronikel ufaklıklar için düzenlenen yarışma sonucunda Ressam Mazhar Nazım Bey‘in 10 Kuruş deseni ile Mimar Nureddin Bey‘in Türkiye Cümhuriyeti ibareli, hilal ve yıldızlı deseninin seçildiği 24 Eylül 1934 tarihli gazetelerde duyuruldu.
1938’de ziynet altınlarının yeni harfler ile güncellenmesi amacıyla yarışma düzenlendi, ancak hiçbir katılımcının eserinin beğenilmediği, Darphanenin kendi kalıplarını oluşturacağı dönemin gazetelerinde yer buldu.
1998’de TEMA Vakfı ile ortaklaşa düzenlenen “Türkiye Çöl Olmasın” temalı hatıra para yarışmasında Seçkin Pirim‘in eseri seçildi.
Cumhuriyet’in 75. yılı temalı hatıra para yarışmasında birincilik ödülünü “Cumhuriyet ve Gençlik” eseri ile Ahmet Şimşek kazandı.
2000 Dünya Satranç Olimpiyatı hatıra para yarışmasını Beti Cenudioğlu ve Necmi Özgür‘ün eserleri kazandı.
2006 yılı Nevruz Kutlamaları konulu hatıra para yarışmasına katılan eserlerden hiçbiri birinciliğe layık görülmedi, basılan hatıra parada ikincilik kazanan iki eserden Buket Esener‘in çalışması ve üçüncülük kazanan Betül Uğurlu‘nun deseni kullanıldı. İkinciliği paylaşan Ahmet Şimşek‘in çalışması tercih edilmedi.
2007 yılında Mevlananın 800. Doğum Yılı olması münasebetiyle UNESCO’nun da bu temada hatıra madalyonlar basılması kararıyla açılan yarışmada Ayşe Şirin, Leman Kalay ve Sesil Beatris Kalaycıyan‘ın eserleri ayrı ayrı birer hatıra parada kullanıldı.
2008 yılında, 2005’te paradan altı sıfır atılması ile oluşan Yeni Türk Lirasından Yeni ibaresinin kaldırılması sonrası tedavüle verilecek paraların tasarımı için yarışma açıldı.
2014 yılında Türkiye – Polonya Diplomatik İlişkilerinin 600. yılı dolayısıyla organize edilen etkinlikler kapsamında iki ülkede bu tema üzerine hatıra para basıldı. Darphane, hatıra parada kullanılacak desenler için yarışma açarak,
2015 yılında satışa çıkacak “Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılı” konulu hatıra paraların tasarımı yarışmasının sonuçları 29/08/2014 tarih ve 2014-21 sayılı Darphane Bülteninde şu şekilde duyuruldu:
“Seçici Kurulu 26 Ağustos 2014 tarihinde toplanarak hatıra para tasarım yarışmasına katılan tasarımları değerlendirerek sonuçlandırmıştır. Buna göre, söz konusu tasarımlardan birinciliğe değer bir çalışma bulunamamış, ikinciliğe 150214BM rumuzlu Burcu ERDEN ile 170208CH rumuzlu Meryem Hüsna ÇELİK’in tasarımları, üçüncülüğe ise 283201AA rumuzlu Baki ALBAYRAK ile 197519SO rumuzlu Varol TOPAÇ’ın tasarımları değer görülmüştür.”
Zeynep DOĞAN’ın çalışması birinciliğe değer görülmüştür.
Küresel ısınmayı, insandaki değişimle anlatan bu çalışmada; insanın bir yüzü yaşam, gençlik ve doğanın canlılığını ifade ederken, diğer yanı yaşlılılğı sembolize eden çatlamayı, susuzluğu, çoraklığı yani doğanın ölümünü ifade eder. Böylelikle doğanın yaşam ve ölümü insanda vücut bulur.
Mustafa AKINCI’nın çalışması ikinciliğe değer görülmüştür.
Küresel ısınmayı tetikleyen unsurların başında, fosil yakıtların atmosfere salınımı olduğunu düşünen sanatçı; paranın bir yüzünde termik santral bacalarının çıkardığı ve gökyüzünü saran dumanları, bu atmosferin doğal sonucu olan çölleşme, kurumuş ağaçlar ve yaşamı sonlanmış hayvan kalıntısını kullanmıştır.
Paranın diğer yüzünde ise; yaşamın bittiği bir yerde; kurumuş, çatlamış bir toprakta yaşamın yeniden “filizlenmesi” için ihtiyaç duyulan “bir damla su” çalışılmış, damla imajını daha iyi vurgulamak için kompozisyonun etrafında su damlalarından oluşan bir bordür tasarlanmıştır.
Seranay ŞAHİN’in çalışması üçüncülüğe değer görülmüştür.
Son dönemlerde hızlı nüfus artışı, toplumlardaki tüketim eğiliminin artması ve bilinçsizce doğal kaynakları tüketmesi, su kaynaklarının giderek yok olması, karbondioksit ve metan gazlarının atmosfere salınımı, buna bağlı olarak küresel sıcaklığın artması nedeniyle uzmanlar hiçbir önlem alınmadığı takdirde bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın ortalama 2 derece artacağını, dünyamızı bu savurganlıkla kullanmaya devam edersek yarısının sular altında kalacağını, diğer yarısının da kuraklaşarak çölleşeceğini ifade etmektedir.
Tehlikenin bu kadar yakın olması nedeniyle durumun ciddiyetini, acil farkındalık ve bilinç gerektiğini vurgulamak isteyen sanatçı; hatıra parayı zamanı gösteren bir saat olarak tasarlamıştır. Saat, dünyanın zamanının ne kadar az kaldığını göstermektedir. Yelkovan ile akrep üst üste geldiğinde yeryüzü tamamen kuruyacak, yaşamsal doğal kaynaklar tükenerek dünya küresel ısınmaya teslim olacaktır. (Hatıra parada su ile gösterilen alan dünyanın sağlıklı durumunu, çatlamış toprak ise küresel ısınmanın dünya üzerinde yarattığı tahribatı simgelemektedir.)
Hatice TAZEOĞLU’nun çalışması da yine üçüncülüğe değer görülmüştür.
Dünya iklim sisteminde değişikliklere neden olan küresel ısınmanın etkileri; ekvatordan kutuplara kadar dünyanın her yerinde hissedilmektedir. Tasarımında dünyanın nasıl bir kaos ortamına doğru sürüklendiğini anlatmak isteyen sanatçı, dünyanın üzerine yansıyan, güneş ışıklarının, ortamı kasvetli ve karamsar bir oluşuma sürüklediğini, iç kısmında kalan rengin, ısınmış bir dünyayı ifade ettiğini, dünyanın üzerine doğrudan gelen güneş ışıklarının ise dünya için oluşan bir tehdidin anlatımı olarak ortaya koymaktadır.
Türk paralarında kullanılacak desenlerin seçimi için açılan ilk yarışmalar, 1934’te, Cumhuriyet’in Latin harfli ilk tedavül paralarının tasarımı için düzenlendi.
1933’te kabul edilen yasa ile bastırılacak paraların alaşım ve ağırlıkları tespit edilmişti. Kanunda paraların alaşım ve ağırlıkları tanımlanıyordu:
“Binde 900 ayarında gümüşten darbedilecek 100 Kuruşların 12 gram, 50 Kuruşlukların 6 gram ve 25 Kuruşluk sikkelerin 3 gram ağırlığında olacağı, %75 nikel ile %25 Bakır içeren ufaklıklardan 10 Kuruşların 6 gram, 5 Kuruşlukların 4 gram ve 1 Kuruşların ise 2,5 gram ağırlığında basılacağı kararlaştırılmıştır. 10 Paralık en küçük paralar ise %85 Bakır, %10 Alüminyum ve %5 diğer madenlerden oluşacak bir alaşımdan 2 gram ağırlığında basılacaktır.”
(1934’te çıkan kanunla gümüş paraların saflığı binde 830’a düşürüldü)
Gümüş 25, 50 ve 100 Kuruş ile daha ufak değerdeki küpro-nikel paraların tasarımı için iki ayrı yarışma düzenlendi.
Gümüş paralar için açılan yarışmaya 16 sanatçı katıldı.
Toplanan jürinin, 100 Kuruş parasının tura yüzü için Ahmet Mesrur Durum‘un Atatürk portesini, yazı yüzü için ise Vedat Ömer Ar‘ın tasarımını seçtiği ve her iki sanatçıya da 1.000’er Lira ödül verileceği, 26 Ağustos 1934 tarihli gazetelerde ilan edildi.
Yarışmaya yurtdışından kalıplarla yabancı tasarımların katıldığı (*1), seçilen tasarımların yeterince modern olmadığı (*2) yönünde eleştirilere ek olarak, eserleri seçilmeyen ancak başvuru zarfı açılmış halde iade olunan Ressam Ali Cemal Bey, “Aslında benim kalıplarımı seçtiler, ancak zarfı açınca, yeterince tanınan bir sanatkar olmadığımı düşünüp kararlarını değiştirdiler” manasında beyanatlar verdi. (29 Ağustos 1934 tarihli Cumhuriyet Başsayfa ve sf. 5. ayrıca 1 Eylül 1934 tarihli Vakit sf 2)
Dönemin Maliye Bakanlığı, 1 Eylül tarihinde Son Posta Gazetesinde çıkan açıklamaya göre, Ali Cemal Bey’in zarfını ihtiyaten açmıştı.
Cumhuriyet Gazetesine 4 Eylül tarihinde ilave açıklamalarda bulunan Ressam Ali Cemal, Darphane Müdürü Fuat Bey ile görüştüğünü ve jürinin usulsüzlük yapmadığına ikna olduğunu, önceki beyanlarının düzeltilmesi gerektiğini ifade etti.
Yine de, 26 Ekim 1934 tarihli Zaman Gazetesi haberine göre “alakadar makamat“, 100 Kuruş için, birinciliğe seçilen tasarımlarla birlikte Ankara’ya gönderilen ve Ressam Ali Cemal Bey’e ait desenlerin kullanılmasını tercih etti. Desenler Ali Cemal Bey’den 500 Lira karşılığında satın alındı.
Basılacak paralar için gerekli gümüş eksikliğinden (*5), paraların basımı aylara yayıldı.
Nikel 10, 5 ve 1 Kuruşlar için açılan müsabaka sonucu da 24 Eylül’de gazetelerde ilan edildi. Ressam Mazhar Nazım Bey‘in ve Mimar Nurettin Bey‘in eserleri birinci seçilerek Maliye Bakanlığı’na gönderildiği duyuruldu ancak gümüş sikkelerin darbı 1935’e sarktığından, yarışmada seçilen tasarımlar tedavüle verilecek küpronikel paralarda kullanılmadı.
Küpronikel ufaklıklardan 10 Paralık, yarışmalara dahil edilmedi. Sikkede kullanılacağı daha birinci yarışma sonucuyla birlikte duyurulan ve Mesrur İzzet Bey‘e ait olan tasarımın Maliye Bakanlığınca kabul gördüğü, ancak önce gümüş paraların basılacağı ilan edildi. Bu değerdeki ilk cumhuriyet sikkesi, 1934’te gazetelerde fotoğrafı yayımlanan veya tarifi yapılan desenden farklı biçimde, 1937’de gazetelerde yer aldı. Nihayet, 1940’ta tedavüle verildi.
100 Kuruşların basımı, gümüş hammadde eksikliği ve makine sorunları *6) gibi nedenlerle 1935’e sarktı ve İngiliz Kraliyet Darphanesi ile kurulan ilişkiler neticesinde hammadde ve makine alımının yanı sıra tasarım desteği de alındı; nihayetinde hem gümüş paralar hem de küpronikel ufaklıklar için Percy Metcalfe‘in 1935 baharında ürettiği tasarımlar kullanıldı.
[2] 19 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gaztesi’nde 2. sayfadan verilen “Resim Sahtekarlığı Mı? – Darphane Müdürlüğü Bir ihbar Üzerine Tahkikat Yapmıya Başladı” başlıklı haber.
[3] 29 Ağustos 1934 tarihli Cumhuriyet gazetesi başsayfadan verilen “Yeni gümüş paralar; Paralann şekli için sanatkarlar arasında açılan müsabakada usulsüzlükler mi yapılmış?” başlıklı haberde Heykeltraş Nermin Faruki Nejat Hanım ve Ressam Ali Cemal Bey’in yorumları
[4] 30 Ağustos 1934 tarihli Cumhuriyet gazetesi ikinci sayfadaki “Maliye Müsteşarı İtirazlara Cevap Veriyor” başlıklı haberde Faik Bey’in demeci.
[5] 30 Eylül tarihli Milliyet gazetesinde çıkan “San’atkarlarımızı itham altına sokan garip ihbar; Para müsabakası için açılan müsabakaya muvazaalı resimler mi verilmiş” başlıklı haber.
[7] 18 Ekim ’34 tarihli Yeni Mersin Gazetesi haberi. “…Darphane on seneden beri ihmal edildiği için hazırlık ilerledikçe bazı noksanlar ortaya çıkmaktadır…”