Cumhuriyet Paralarının Tarihçesi

1. Bölüm

(Cumhuriyet’in ilanından 1950’ye kadar)

Türk geleneğinde, egemenliğin kabul gören iki ana sembolü vardır; ilki hükümdarın adına hutbe okunması ve ikincisi de adına sikke kesilmesi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin de, denebilir ki 29 Ekim 1923’te adı konmuş, hutbesi okunmuştur. Ancak şartlar henüz yeni para darbına elverişli olmadığından, Cumhuriyet henüz ilk yılında kendi parasını basamadı ve de ticareti sekteye uğratmamak adına, Osmanlı döneminden devrolan paraların kullanımına devam edildi. Sultan Reşad adına Alman Nikel Fabrikaları Şirketine darp ettirilen nikel ufaklıklar ile Sultan Vahdettin adına basılan 40 Paralık sikkeler (*1), yenileri basılıp piyasada yaygınlaşana kadar geçerliliğini korudu.

1924

Cumhuriyet’in kendi adına para üretebilmesi için 1924 Şubatında 411 numaralı “Meskukat Darbı Hakkında Kanun” çıkarıldı. 3 Ağustos 1924’te 10 Kuruş, Eylül’de 5 Kuruş ve 14 Ekimde de 100 paralık bronz ufaklıklar tedavüle verildi.(*2, Sf.5)

Alışılagelmiş birimler korunarak, 1 Lira = 100 Kuruş, 1 Kuruş = 40 Para katsayılarına dayanan dönüşüm sistemine devam edildi. Cumhuriyetin ilk madeni paralarının tasarımını, İstiklal Madalyasını da tasarlayan Mesrur İzzet Bey (Ahmet Mesrur Durum) gerçekleştirdi.


1925

5 Ekim 1925’te Cumhuriyet’in ilk altın parası olan 5 Liralar törenle basıldı. Presten çıkan ilk 5 Lira Atatürk’e verilmek üzere Maliye Bakanı Abdülhalik Renda’ya teslim edildi(*2, Sf.6).

Ufaklıklar’a halk arasında “manda gözü” lakabını alan 25 Kuruşluk nikel para eklendi.


1926

1926 ve sonraki paralarda, miladi takvim yılı,  eski yazı ve rakamlar ile (١٩٢٦) kullanılmaya başladı. (*2, Sf.8)

Miladi ~ Rumi yıllar eski yazı ile

Meskuk Altınlardan iki buçuk (2½), Tam (1), Yarım (½) ve Çeyrek (¼) Liralar basılmaya başladı.


1927

Ziynet altınlarının üretimine başlandı. bu tipteki altınlar da Meskuk altınlar gibi beş tip olarak basıldı. Meskuk altınları Lira cinsinden tanımlanırken, ziynetler ise 500, 250, 100, 50 ve 25 “Kuruş” değerinde tarif edildi.(*2, Sf.12)

5 Aralık 1927’de Cumhuriyet’in ilk banknotları tedavüle verildi. Resimlerini Ressam Ali Sami (Boyar) Bey’in oluşturduğu (*5 Sf.6) ve basımı İngiltere’de yapılan 1, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 Liralık kupürlerden oluşan bu banknot grubu, günümüzde “Birinci Emisyon” olarak adlandırılır.

Banknotlar, Harf Devrimi’nden önce basıldığı için eski yazı ile, ve kupür değerleri ayrıca Osmanlı Evrak-ı Nakdiye’sindeki teamüller de korunarak, ayrıca Fransızca ifade edildi. O dönemde para sistemi hala altın karşılığına dayandığından, yani tedavüle verilen tüm kağıt paraların altına dönüşüm garantisi olduğundan, 500 ve 1.000 Lira gibi büyük kupürlü kağıt paraların alım gücü çok yüksekti. Bu sebeple yüksek değerli bu banknotlardan günümüze pek azı kalabildi. Beşyüz Liralık banknotların 100, Bin Liralık banknotların ise sadece 23 adedi bankaya dönmedi. (*36, 2014 baskısı Sf.146 & 147)


1931

Yeni Türk Harfleri 1928’de kabul edildiyse de, 1929’da dünyayı saran ekonomik bunalım sebebiyle yeni harfli paraları tedavüle sürmek 1934’ten önce mümkün olmadı. Elde edilen 50 ve 1.000 Lira banknot numune baskılarından (spesimen), Latin Harfli banknotların taslaklarının oluşturulduğu, ancak tedavüle verilmediği anlaşılmaktadır. (*42 Sf.68 & *43).


1934

Yeni Harflerle tedavüle çıkan ilk para, tasarımı için yarışma açılan, Mustafa Kemal Atatürk portreli gümüş 100 Kuruş oldu.

Ressam Ali Cemal‘in kalıplarının kullanıldığı paradan başlayarak, 1944 yılına kadar olanlardaki Cumhuriyet kelimesi, “Cümhuriyeti” şeklinde “ü” harfi ile yazıldı(*8 Sf.62).


1935

1, 5, 10, 25 ve 50 Kuruştan oluşan, kendi içinde uyum gösteren bir seri halinde, İngiliz Darphanesi sanatçılarından Percy Metcalfe tasarımı yeni madeni paralar tedavüle verildi.

Daha değerli olan gümüş sikkelerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sola bakan portesi, küpronikel ufaklıklarda ise henüz oranları standartlaştırılmamış ay ve yıldız deseni kullanıldı.


 

1937

100 Kuruş yerine gümüş 1 Lira tedavüle çıktı. Tura yüzünde 50 ve 25 Kuruşlardaki Atatürk rölyefi, yazı tarafında ise 50 Kuruştaki ile aynı tarzda fakat iki adet buğday başağı ve önde Ankara meskuk altınlardakine benzer oranlarda ay ve yıldız deseni kullanıldı.

2. Emisyon banknotlardan 5 Lira piyasaya verildi.


1938

Atatürk portreli ziynet altınlarının üretimi başladı. Tasarımlarında V. Mehmed Reşad dönemi 500 Kuruş ziynet altınındaki çiçek motifli çerçeve kullanılarak Osmanlı arması yerine 32 adet yıldızdan oluşan çember içinde Atatürk portresi, “duribe fi kostantiniyye” (İstanbul’da darbedildi) yazısı yerine de yine 32 yıldızlı daire içinde kaligrafik formda Türkiye Cümhuriyeti ibaresi kullanıldı.

1 Kuruşluk ufaklıklar, aynı çaptaki gümüş 25 Kuruş ile karıştırılıyor diye dalgalı formda yenilendi.

Yeni harfler ile basılan, 2. Emisyon 10, 50 ve 100 Liralık banknotlar tedavüle çıktı.


1939

İki buçuk (2½), 500 ve 1.000 Liralık banknotlar, 2. emisyona devamla piyasaya çıktı.


1940

İsmet İnönü portreli gümüş 1 Liralar ile bronz 10 Para ufaklık tedavüle verildi.

İnönü portreli 500 ve 1.000 Liralık kağıt paralar piyasaya sürüldü.

Yakın tarihli müzayedelerde ortaya çıkan ve Tunç Buyurgan koleksiyonunda bulunan parçalardan, 5 ve 10 Liralık banknotların da İsmet İnönü portreli versiyonlarının onaylandığı anlaşılmaktadır (*46 Sf.96).


1941

İngiltere’de bastırılan 50 Kuruş ile 100 Liralık banknotları taşıyan gemi, Yunanistan’ın Pire Limanı’nda Alman savaş uçaklarının bombardımanına maruz kalarak battı. Bahsi geçen banknotlar Türkiye’de tedavüle verilmeden geçersiz sayıldı. (*14 Sf. 15, *42 Sf.78)


1942

2. Emisyon banknotlardan İnönü portreli 1 Lira piyasaya verildi.

İsmet İnönü portreli 10, 50 ve 100 Lira, 3. Emisyon kapsamında piyasaya verildi. Banknotların basımı için başta Alman matbaalardan hizmet alındı, ancak 100 Liralıklardan TCMB’nin onayı alınmamış seriler piyasada görülünce (*36, 2014 baskısı Sf.181), sonraki banknotlar Amerikan matbaalarında bastırıldı.


1943

İnönü portreli ziynet altınları basılmaya başladı.


1944

Yeni harflerle basılacak meskuk altınlar, Meclis’te Manisa vekili Hikmet Bayur’un teklifi üzerine(*2, Sf. 34), yarısı Atatürk yarısı ise İnönü portreli iki tipte üretildi.

25 Kuruş ufaklıklar gümüş yerine bronz-nikel alaşımından üretilmeye başladı. Tura yüzündeki Atatürk portresi yerine bayrak kanunu ile oranları standarda bağlanan ay-yıldız motifi kullanıldı. Bu para ile tura yüzündeki Cumhuriyet kelimesi, bugün kullandığımız biçimde u harfi ile yazıldı (*8 Sf.62). Tutya (çinko) ve bronzdan mamul bu paralar, askeri ihtiyaç fazlası top mermisi kovanlarının eritilip yeniden değerlendirilmesiyle üretildi (*14 Mart 1948 tarihli Ulus “Darphane’de Birkaç Saat” başlıklı, Ziya Tansu imzalı haber ve *42 Sf.46)

Banknotların 2. emisyon grubuna Alman baskısı İsmet İnönü portreli 50 Kuruş eklendi.


1946

İnönü portreli 500 ve 1.000 Liralık banknotlar, 3. emisyona devamla basıldı.


1947

Yazılarını hattat Prof. Emin Barın‘ın yazdığı, Ay yıldız desenli 1 Lira ve 50 Kuruşluk gümüş sikkeler ile bronzdan mamul, delikli 1 Kuruşlar piyasaya verildi. 1924’ten beri madalyon yönünde basılan madeni paralar sikke yöneliminde basılmaya başladı.

3. emisyon iki buçuk (2½) Liralık banknot, 2. tertip 50 Lira ile, 4. Emisyon 10 ve 100 Lira kağıt paralar piyasaya verildi.


1948

1944’te bronzdan üretimine başlanan 25 Kuruşların yazı tarafı da buğday başaklarının oluşturduğu bir çelenkle süslenerek, tedavülde bulunan 1 Lira ile 50 Kuruş ile uyumlu hale getirildi.

Ortası delik bronz ufaklıklar, 100 Para yerine artık ikibuçuk (2½) kuruş değerinde tedavüle verildi.

Bir önceki yıl tedavüle verilen 1 Kuruş ile seri oluşturacak halde Yarım Kuruş (½) değerinde sikkeler de basıldı ancak tedavüle verilmedi. 1949 darphane setlerinde bulunanlar ile, imha edilmeyip 1980’lerde ortaya çıkanlar ile birlikte 300 adedin altında olduğu kabul edilir (*25 Sf. 12).

4. emisyon 10 Liralık banknotların 2. tertibi tedavüle verildi.


1949

Tura tarafında Ay-yıldız, yazı tarafında buğday demetinden çelenk desenine sahip 10 ve 5 Kuruşlar piyasaya verildi. Böylece 1 Lira, 50, 25, 10 ve 5 kuruşluk seri bir desen uyumuna kavuşturuldu.


… devamı yakında

Cemal Işıksel (1905 ~ 1989)

Çeşitli banknot ve madeni parada kullanılan Atatürk portresi, Cemal Işıksel’in fotoğrafları temel alınarak üretildi.

  • 1962’de tedavüle verilen 5. Emisyon, 4. tertip 100 Lira ile, aynı yıl çıkan 3. tertip 500 Liralarda görülen Jan Piwczyk eseri Atatürk portresi
  • 7. Emisyon 5.000 Liralık banknotta gravör Selahattin Tuğa eseri portre
  • 7. Emisyon 100.000 ~ 20.000.000 arası banknotlarda ve sonradan benzer tasarımda basılan 8. Emisyon 1, 5, 10 ve 20 Yeni Liralarda hakkak Şükrü Ertürk eseri portre
  • 1973, Cumhuriyet’in 50. yıldönümü altın ve gümüş hatıra paralarda Avni Kumuk eseri portreler
  • 2002 yılı 250Bin Lira ve benzer şekil ile 2005 yılı 25 Yeni Kuruşta Nesrin Ekşi Schnepf eseri portre
  • 8. Emisyon 50 ve 100 Lira Şükrü Ertürk gravürü portre

1905’te İstanbul’da doğan Cemal Işıksel, İstanbul Hükümetine karşı hazırlanan fetvayı kaleme alan Müderris Hasan Fehmi Efendi’nin oğludur. İlk Atatürk fotoğrafını, 1924’te Dumlupınar Zaferi’nin ikinci yıl kutlama törenlerine katılmak üzere Afyon yolculuğuna çıkılırken, istasyonda çekti. Daha sonra da Atatürk’ün bütün yurt gezilerine özel fotoğrafçısı olarak katıldı. Falih Rıfkı Atay, bir yazısında “Rahmetli Lider bütün fotografçılar arasından onu seçmişti.” diye bahseder. Işıksel de Atatürk’ü objektifinin gördükleriyle ebedileştirmeye çalıştı.

Türkiye’yi ziyaret eden yabancı devlet adamlarının da fotoğraflarını çekti ve Cumhuriyet’in ilk 40 yılına ait çok zengin bir fotoğraf arşivi oluşturdu. Çektiği Atatürk fotoğraflarının bazıları para ve pullara basıldı.

1926 yılında Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi’nin çağrısı üzerine Cumhuriyet’e geçti. Daha sonra, Atatürk’ün isteği ile Hâkimiyet-i Milliye ve Ulus Gazetelerinin de foto muhabirliğini üstlendi. 1956 yılına kadar aktif olarak sürdürdüğü foto muhabirliğini 1963’te noktaladı.

Atatürk’ün fotoğrafçılarına gösterdiği ilgiyi Cemal lşıksel, Abdi İpekçi’ye verdiği ve 6 Kasım 1972 tarihli Milliyet Gazetesinde yayımlanan röportajında şöyle anlatır:

“1932 senesinde Birinci Tarih Kongresi kongre azalarına Marmara Köşkü’nde bir çay verildi. Ben de gittim. Orada resim çekmek için münasip bir poz bekliyordum: Atatürk beni gördü. Döndü, etrafını almış olan tarih profesörlerine, tarih hocalarına; “Bu memlekette,” dedi. “Bütün istibdatları yıktık, yalnız şu Cemal’in istibdadından kurtulamadık. Söyle bakalım, nasıl resim çekmek istiyorsun, nerde duralım, nasıl duralım?”

Ben tabi ezildim büzüldüm, “Nasıl emrederseniz Paşam” dedim. Çünkü böyle bir iltifatı beklemiyordum. “Etrafınıza” dedim, “gelsin profesörler, öyle bir resim çekeyim.”

“Peki haydi gelin bakalım” dedi. Benim en güzel hatıralarımdan bir tanesi bu.”

İlki 10 Kasım 1965’te Ankara’da Alman Kültür Merkezi sergi salonunda olmak üzere 26 kez Atatürk Fotoğrafları sergisi açan Işıksel, 1969 yılında Ankara’daki dairesini sürekli bir Atatürk Fotoğrafları sergisi haline getirdi ve bu fotoğraflardan bir Atatürk albümü oluşturdu (1969).


Cemal Işıksel, 1989’da İstanbul’da vefat etti.

 

 

* Cumhuriyet paralarında eserleri yer alan diğer sanatçıların listesi için tıklayın.

 

(*1) Atatürk Ansiklopedisi; Atatürk’ün fotoğrafçıları

(*2) “Atatürk fotoğrafçıları” başlıklı Seyit Ali Ak imzalı makale (Hürriyet Sanat & Edebiyat dergisi “Gösteri”, 30 no’lu Mayıs 1983 sayısı, sf. 22)

kapak resmi: FİBHaber

Yazı ve tura yönlerinin birbirine göre hizalanışı

Bir sikkenin, yani madeni paranın yüzlerine Türkçede yazı ve tura denir.  Tura, Osmanlı dönemi paralarında bulunan tuğra‘dan türemiştir ve modern paralarda hükümdarın portresinin bulunduğu tarafa verilen isimdir. İlk olarak Emir Süleyman Çelebi tarafından paralarda kullanılan tuğra, İmparatorluğun sonuna kadar akçe ve altınlarda yer aldı.

Tura tarafı, paranın önü (obverse), yazı yüzü ise arkası (reverse) kabul edilir. Yine de, bazı hatıra paralarda çelişkili sınıflandırmalar ortaya çıkabilir. Örneğin bir kabule göre, öncelikle parayı basan devletin adının belirtildiği taraf tura kabul edilir, diğer bir kabule göre ise paranın değerinin yazılı olduğu tarafı yazı kabul etmek gerekir. Çoğu parada bu iki tanım birbiri ile çelişmez, ancak her iki yüzde de resim ve mesaj içeren hatıra paralarda durum farklı olabilir. 1979 yılı ve sonrasında üretilen Türk hatıra paralarında hem paranın değeri hem de “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresi aynı yüzde belirtilmeye başladı. Bu taraf, Darphane yayınlarında (*27) “Ön yüz” olarak tanımlanır.

Paraların yazı ve tura yüzlerinin birbirine göre yönelimi iki türlü olabilir.

  • Paranın bir yüzünü düz tuttuğunuzda ve dikey ekseni etrafında çevirdiğinizde, yani parayı üst ve alt noktalarından tutup döndürdüğünüzde, diğer tarafı da düz ise, madalyon gibi hizalanmıştır denir. İngilizcesi “medal orientation” (ya da “medal alignment”) şeklindedir ve uluslar arası gösterini yukarı bakan iki ok (↑↑) ile ifade edilir.

  • Bir tarafı düzken, dikey ekseni etrafında çevirdiğinizde diğer tarafı baş aşağı görünüyorsa sikke yönelimindedir. Aynı parayı sağ ve sol yanlarından tutup çevirdiğinizde, yani yatay ekseni etrafında döndürdüğünüzde, diğer yüzünü de düz görünür. İngilizcesi “coin orientation / alignment” olarak ifade edilir ve nümismatik kataloglarda biri yukarı biri aşağı yönlü iki ok (↑↓) ile belirtilir.

Cumhuriyetin ilk paraları 1947’ye kadar madalyon yöneliminde basılırken, ay yıldızlı tura ile çıkan seride sikke/para yönelimine geçildi.

Hatıra paralar genelde madalyon yönünde basıldı. Örneğin 1960 yılı gümüş 10 Liralarında bu ayrıntı, Resmi Gazete ilanında… paranın bir tarafı sağdan sola veya soldan sağa çevrildiğinde diğer tarafı düz gözükecek şekilde basılmıştır.” şeklinde belirtildi.

2001’de tedavül paralarının yüzleri tekrar madalyon şeklinde hizalanmaya başladı. Bu durum koleksiyonerlerin dikkatinden kaçmadı ve  Darphane yönetiminin 3 Ocak 2002’de koleksiyonerleri davet ettiği buluşmada da dile getirildi; Güvendik Fişekçioğlu’nun sorusuna cevaben, Darphane Müdürü Tuğrul Bilen Ünal, para setlerini düşünerek bu yönde bir değişikliğe gidildiğini belirtti. Çünkü madalyon şeklinde hizalanan paraları bir koleksiyon föyüne ya da klasöre yerleştirdiğinizde ve sayfa çevirir gibi ilerlediğinizde, diğer yüzleri de düz görünür. Avrupa baskısı paralar örneğin Eurolar bu şekildedir. Amerikan sikkeleri ise sayfayı çevirdiğinizde baş aşağı görünürler.

 

Sikkelerin amaçlanan yönelim dışında ön ve arka yönleri birbirine göre tam hizalanamazsa “tabut baskı” olarak tabir edilen hata (erör) oluşur.