1934 yılında yeni harflerle basılacak küpronikel paraların tasarımı için açılan yarışmaya katılan ve Mimar Nurettin Bey ile birincilik kazananan Ressamdır.
Sanatçı, 1901 yılında İstanbul’da doğdu. Cumhuriyet’in ilk Millet Meclisi’nde İçişleri Bakanlığını yürüten Tokat Vekili Nazım Bey’in oğludur. Galatasaray Lisesi’nde sporda çeşitli dereceler kazandı, 1924 yılında Yaz Paris Olimpiyatları’na katıldı.
Yüksek öğrenimini Sanayi-i Nefise mektebi (Devlet Güzel Sanatlar Akademisi) ve Paris Dekoratif Sanatlar Yüksek Okulu’nda yaptı. Vitray ve mozaik üzerine ustalaştı, 1933 yılında ülkeye döndü, Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda ve Kız Sanat Enstitüsü’nde uzun yıllar teknik dersler verdi (*kaynak).
1934’te tedavül paraları için düzenlenen yarışmanın jürisi 24 Eylül’de sonuçları ilan etti.
Ressam Mazhar Nazım’ın deseni paraların ön yüzünde, Mimar Nurettin Bey’in deseni ise arka yüzünde kullanılacağı duyuruldu.
24/09/1934 Son Posta’da desenler şöyle betimlendi: “10 Kuruş 1934 ibaresi üç satır halinde yazılmış ve etrafına da daire şeklinde dört zeytin dalı ve 12 adet zeytin tanesi konmuştur.”
aynı makalede Mimar Nurettin’in çalışması ise şu şekilde verildi: ” Ortasında bir hilal içinde büyücek bir başak ve yıldız, üstünde “Türkiye” altında da “Cümhuriyeti” kelimeleri yazılmıştır.”
25 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesinde desen şöyle tarif edildi: “Daireyi saran stilize edilmiş zeytin yapraklarının ortasında 10 rakamı, onun altında “Kuruş” kelimesi ve paranın basıldığı tarih vardır”
Maliye Bakanlığı’na gönderildiği duyurulan kalıplar, Gümüş paraların basımını öncelik verilmesi, gümüş sikkelerin darbının da çeşitli nedenlerle 1935’e sarkmasından dolayı tedavüle verilecek küpronikel paralarda kullanılmadı.
1935’teki gelişmeler ve İngiliz Kraliyet Darphanesi ile kurulan ilişkiler neticesinde, hammadde ve makine alımının yanı sıra tasarım desteği de alındı ve sonuç olarak gerek gümüş gerekse küpronikel ufaklıklar için Percy Metcalfe‘in 1935 baharında ürettiği tasarımlar kullanıldı.
“Ulusal Ekonomi ve Artırma Kurumu” (günümüzde Türkiye Ekonomi Kurumu) için hazırlanan tarihsiz madalyonda imzası görülür (*Bkz).
* Türk paralarının tasarımında çalışmaları bulunan diğer sanatkarlar için tıklayın.
Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşları arasında(*1) olan sanatçı, 1934 yılında yeni harflerle basılacak paraların tasarımı için açılan yarışmaya katıldı, ancak kalıpları jüri heyetince seçilmedi. İkinciliğe layık görülen eser sahiplerinden birinin Ressam Ali Cemal Bey olduğu Maliye Bakanlığınca teyit edildi.
1934’te tedavül paraları için düzenlenen yarışmanın seçici heyeti, tura yüzünde kullanılacak Gazi Mustafa Kemal rölyefi için birinciliğe Mesrur İzzet Bey‘in, yazı tarafı ise Güzel Sanatlar Akademisi öğretmenlerinden Vedat Ömer Ar’ın tasarımını seçti ve sonucu bu şekilde ilan etti.
Yarışma sonuçları ilan edildikten sonra, Nermin Faruki Hanım ile Ressam Ali Cemal Bey‘in açıklamaları 29 Ağustos 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde yer aldı. Nermin Hanım’ın eleştirileri, seçilen desenlerin yeterince çağdaş olmadığı yönündeydi.
Sanatçı, 1904’te İstanbul’da doğdu. İnas (Kız) Sanayi-i Nefise Mektebi’nde resim (*16, Sf. 523, 546), sonrasında Güzel Sanatlar Akademisi’nde heykel eğitimi aldı. Almanya’ya giderek Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitimine devam etti. Önceleri Alman neoklasizmi etkisi altında çalışmalar üretti, sonraları farklı denemelere girişmişti. Ara ara bakır levhalar kullanarak figürsüz yapıtlar da meydana getirdi. Resim ve Heykel Müzesinde sergilenen “Heykeltraş Hadi’nin Başı” en başarılı yapıtlarındandır (*38, Sf. 110).
Kendisi gibi heykeltıraş olan Nijat Sirel ile evliydi. Hem kişisel hem de eşiyle ortaklaşa gerçekleştirdikleri çalışmalar İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde sergilenmektedir.
* Türk paralarının tasarımında çalışmaları bulunan diğer sanatçıların listesi için tıklayın.
1927’de tedavüle verilen ve günümüzde “Birinci Emisyon” olarak adlandırılan Cumhuriyet’in ilk banknotlarının resimlerini oluşturan sanatçıdır (*5 Sf.6).
Daha küçük yaşlarda resme olan ilgisi ve yeteneği sayesinde hem ortaokulda, hem de 1892’de girdiği Bahriye Mektebi’nde resim eğitimi aldı. 1901 yılında mektebin İnşaiye sınıfından teğmen rütbesiyle okuldan mezun oldu ve Bahriye İnşaiye Resimhanesi’nde görevlendirildi, bu görevini sürdürürken Sanayi-i Nefise Mektebi’nde öğrenimine devam etme fırsatı oldu. Sanayi-i Nefise Mektebini 1908’de birincilikle bitirdi.
1925’te, Cumhuriyet’in ilk pullarının desenleri için düzenlenen yarışmayı kazandı. Evkaf Müzesi Müdürlüğü sırasında banknot tasarımı için görevlendirildi. Londra’ya banknotların üretim sürecini denetlemek üzere Darphane-i Millî sanatkarı, hakkak İsmail Haşim Bey ve başka görevlilerin olduğu heyetle gitti.
Banknotlardaki yazıları hattat Ahmet Bey, farklı kupürlerin birbirinden ayrılması için divani, sülüs, rika, nesih ve talik gibi farklı hat tarzlarında yazdı *1. 1000, 500 ve 100 Liralık banknotlardaki Atatürk portresi, Bogos Tarkulyan tarafından Phebus Fotoğraf Stüdyosu’nda çekilen fotoğrafı (*2) temel alınarak oluşturuldu.
1, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 Liralık kupürlerden oluşan bu banknotların basımı İngiltere’de de la Rue matbaasında yapıldı.
Ali Sami Boyar Bey, 6, 7 ve 8 Kanunisani (Ocak) 1927 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği röportajda(*40 Sf.18) desenleri ve kompozisyonu şöyle tanımlar (*3).:
“1 liralıkların yüz tarafında ziraati temsil eden bir resim vardır. Bu resimde genç Türk köylüsünün çift sürdüğü görülüyor. İkinci planda görünen dağ, eski Ankara’yı; Meclis binası da yeni Ankara’yı remz eder (simgeler). Bunun bordürü hattı kufi olarak “1 Türk lirası” ibaresinin tekrarı tekrarı ile teşkil edilmiştir (oluşturulmuştur). Bir Liralığın arkasındaki bina Maliye Vekaleti binasıdır. Çerçeveyi teşkil eden motifler çok eski Türk sanayi-i tezyinesi bakayasından iktibas edilmiştir (eski sanayi süslemelerinden alıntılanmıştır). Filigran Gazi’nin portresidir.
5 liralıkların yüz tarafında ve ortadaki resim bozkurt timsalidir. Bu mevzuun tertibindeki mana şudur : Türklerin çok eski bir remzi olam hilalin ortasından yeni bir sıçrayışta şahlanan bozkurtu Ankara’dan doğan parlak bir güneş takdis ediyor. Sağ taraftaki küçük dairenin içinde ilk meclis binası vardır. Arkasındaki resim Ankara Bent deresi’ni ve köprüsünü gösteren şirin bir manzaradır.”
50 liralıklar, 10 liralıklara hiç benzemeyen bir bir tarzda iki taraflı bir çerçeveden terekküp eder. Etrafındaki bordür “üç iplik rümi” denilen çok eski bir Türk tezyinatıdır (süslemesidir). Bunların zemin rengini teşkil eden şekil, birbiri içinden çıkmış serbest hututtan müteşekkil (serbest çizgilerden oluşan) bir resimdir. Bu hutut, el ile hakk edilmiş olduğundan aynı serbestiyi muhafaza etmek şartıyla kopyası adim’ül’imkandır (imkansızdır). Sağ ve solundaki çerçevenin birinde Gazi’nin portresi; mukabil çerçevede filigran olarak, kufi hutut ile “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresi vardır. Arka yüzdeki resim Afyonkarahisar manzarasıdır.
100 liralıkların hususi bir tarzda tertip edilmiş olan çerçevenin ortasında Gazi Hazretlerinin portresi vardır ve filigranda 50 liralıkların aynısıdır. Arka tarafa gelince; bunun şekli eski Türk mamuriyesini temsilen yapılmıştır. Bu şekil tamamen orjinaldir. Bu iki kubbenin arasındaki balkondan görünen manzara, Debbağhane köprüsü tarafından Ankara’nın umumi manzarasıdır.
Bu para kufi hatları temsilen yapılmış tezyini bir tertip üzerine bir tarafta Gazi Hazretleri’nin portresi, diğer tarafta da çok eski Türk asarının bir şaheseri olan Sivas’taki Gök Medrese’nin resmi vardır. Arka tarafında aynı usluba muvafık olarak yapılmış bir çerçeve içinde Sivas’ın umumi bir manzarası vardır. Bu kıymetli tezyinatı hemen hemen küfi hatları takliden yapılmış denilebilir. Londra’da en çok beğenilen paramız budur.”
Yeni banknotların eski Osmanlı kağıt paralarıyla değişimin gerçekleştiği süreçte, Cumhuriyet Gazetesine verdiği demeçlerde, taydus tekniği ile üretilen yeni kağıt paraların sahtesinin yapılmasının çok zor olduğunu, halbuki eski banknotların neredeyse ayırt edilemeyecek şekilde sahtelerinin dolaştığını, bu sebeple çok dikkatli olunması gerektiğini belirtti. Bu yazılar üzerine, halkın eski evrak-ı nakdiyeye olan güvenini bozmak ve bu durumun hazineyi zarara uğratma ihtimali gerekçesiyle yargılandıysa da beraat etti *1.
İstiklal Madalyasının, Türkiye Cumhuriyeti’nin erken döneminde tedavülü devam eden Osmanlı ufaklık paraları ve Cumhuriyetin eski harfler ile basılan altın ve bronz, tüm madeni paralarının tasarımcısı heykeltraştır (*1)
Sanayi-i Nefise Mektebi (İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi – Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) mezunudur.
1905 yılından itibaren Darphane-i Amire’de modelcilik yaptı.
Heykel, resim, nümismatik ve filateli gibi pek çok ilgi alanı bulunan sanatçı, çeşitli kuruma da madalya tasarladı.
Mesrur İzzet Bey’in Cumhuriyet döneminde ürettiği eserlerinden bazıları:
10 Para 1936(ilk tasarımını daha 1934’te gerçekleştirdiği bu ufaklık yarışma harici tutulmuştur. 1936’da deneme baskıları çalışılmışsa da gerçek anlamda tedavüle verilişi 1940 yılındadır.
2005 Yılı 50 Yeni Kuruş tura tarafındaki Kravatlı Atatürk rölyefi, sanatçının en erken 1927 yılı “9 Eylül Sergisi” için ürettiği madalyondaki portrelerden alıntıdır düşüncesindeyiz (aynı porte 1929’de Müttefik Ajanslar ve 1931’de Balkan Konferansı madalyonunda da görülür. *33, Sf. 38 ayrıca Celil Ender & Orhan Okay Mesrur İzzet Bey Özel Sayısı 1. Bölüm, Sf. 53 & 58, en üstteki madalyon).
Celil Ender & Orhan Okay tarafından 2003 ve 2004 yıllarında Türk Nümismatik Derneği tarafından yayımlanan özel sayılar, Mesrur İzzet Bey’in hayatı ile ilgili çok değerli ve ayrıntılı bilgiler içerir. Yeni bilgiler ışığında, bahsedilen detaylardan bazıları, güncellemeye ihtiyaç duyar kanısındayız:
100 Kuruş 1934 tasarımı için açılan yarışmada; jüri, tura yüzünde kullanılacak Mustafa Kemal rölyefi için birinciliğe Mesrur İzzet Bey’in, yazı tarafı ise Güzel Sanatlar Akademisi öğretmenlerinden Vedat Ömer Ar’ın tasarımını seçmiştir. 1. Cilt sayfa 30’da 26 Ağustos 1934 Cumhuriyet ve 8 Eylül tarihli Zaman gazetelerinden küpürler verilmiştir. Dönemin gezeteleri detaylı tarandığında ortaya çıkıyor ki, Ressam Ali Cemal Bey‘in çalışmaları da Ankara’ya gönderilmeye layık bulunmuştur. 29/08 ve 04/09 tarihli Cumhuriyet, 01/09 tarihli Vakit’te çıkan haberler ve 26 Ekim 1934 tarihli Zaman Gazetesi röportajına göre; Maliye Bakanlığı ve konunun ilgilileri, parada kullanılmak üzere Ali Cemal Bey’in yazı ve tura yüzleri desenlerini tercih etmiştir.
1. Cildin 97. sayfasında 1935 tarihli bir Atatürk rölyefi verilmiş, dip not olarak da yeni basılacak gümüş paralar için yapılan alçı olduğu belirtilmiştir. Bu bilgiye göre, yarışma birincisi ilan edilen çalışmanın paralarda değilse de Darphanenin başka ürünlerinde kullanıldığı anlaşılır. Çünkü gösterilen portre, büyük ihtimalle, 6. Tıp Kurultayı için Darphanenin ürettiği rozetlerdeki portedir.
2. Ciltte 1938 tarihli 1 ve 5 Lira değerinde birkaç para kompozisyonu, biri zeytin ile meşe dalları ile süslenmiş, diğeri ise at sırtında Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün resmedildiği iki adet tura tarafı taslağı yayımlandı (Sf. 13, 14 ve 18). İngiliz Kraliyet Darphanesi 1938 yılı raporunda (Sf. 16) şöyle bir not mevcuttur: “1938 yılında yeni harflerle basılacak altın liralar için yarışma açıldı, Percy Metcalfe’in tasarımları seçildi. Ancak Atatürk’ün ölümü ile paraların basılması ihtimali kayboldu“. Mesrur İzzet Bey’in altın renginde boyanmış taslakları da bahsedilen bu yarışma için çalışılmış olmalı.
[1]Milliyet Gazetesi’nin 1975 baskısı “50 Yıllık Yaşantımız” 1. Cildinde (Sf. 191), “Cumhuriyet’in ilanından sonra basılan ilk madeni paralar üzerindeki motifleri Darphane Müdürü Niyazi Asım Bey çizmişti” denir, ancak Mesrur İzzet Bey 8 Eylül 1934 tarihinde Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajda açıkça “Eski harflerle olan Cümhuriyet nikel paralarının resimlerini de ben yaptım. Bugün piyasada kullanılmakta olan nikel kuruşlar ve yirmilik ile onluklar benim eserimdir.” şeklinde beyan eder.
Celil Ender & Orhan Okay eseri 2003 yılı 1. sayıda (Sf. 93), Niyazi Asım’ın yüksek kabartma röliyefi paylaşılır ve açıklama olarak da “Mesrur İzzet Bey’in arkadaşı Darphane-i Milli’nin ilk genel müdürü Niyazi Asım” verilmektedir.
Niyazi Asım, Osmanlı Meskükat-ı şahane idaresi, Darphane-i Amire’sinin son döneminde müdürlüğünü yürüttü (*), 1934’te dahi fikirlerine başvurulduğu görülür.
Bu bilgiler ışığında, 1975’teki notun hatalı olması gerekir. Çünkü Mesrur İzzet Bey’in, eski amirinin çizdiği desenler hakkında, hem de henüz sağlığında ve de hala devlet katında öneminin devam ettiği bir dönemde “ben çizdim” demesi ihtimal dışı olsa gerek.
* Cumhuriyet dönemi Türk paralarında desenleri bulunan diğer sanatçılar için tıklayın.